Samsun’da İlklerin Hikayesi
Samsun denildiğinde akla her zaman gelen şeylerden biri Atatürk, ikincisi ise Karadeniz’in incisi olduğudur. Peki tarihin detaylarına inildiğinde merak edilen ilklerin hikayesini biliyor musunuz? ilk denildiğinde genelde akla her zaman tarih gelmektedir. Çünkü tarihte neyin olduğunu ve ilki bize her zaman geçmiş vermektedir. En baştan başlarsak ilk bahsedeceğimiz şey Samsun isminin nereden geldiği ve sonrasında Samsun’da önemli olan yerlerin hikayeleri olacak.
İlklerin Hikayesinde Samsun İsmi
Samsun MÖ 760-750 yıllarında İon şehir devletlerine aittir. Miletoslular (Milet) sayesinde Amisos adı ile küçük bir yerleşim alanı üzerine kurulan bu şehir ilk olarak bugün kurulan şehrin merkezindedir. Kızılırmak Vadisi- Kavak Tekkeköy Çarşamba Ovası’nda yaşam kurmuşlardır. Tarih öncelerinden bu yana insan yerleşme sağlamış ve yaşam sürmüştür. Sahra Sıhhiye Okul Komutanlığı’nın bulunduğu yerle Amisos Tepe’sinin bulunduğu yerdedir. Amisos işgalinden sonra yerleşkenin yakılmasının ardından Kara Samsun olarak anılan bölgede, isim olarak Amisos’tan öncesinde bilinen ilk ismi Enete sonra Simisso ve son olarak da Samsun olmuştur.
Samsun’un Bilinen En Eski Yerleşim Yeri
Sahra Sıhhiye Okul Komutanlığı’nın bulunduğu yerle Amisos Tepe’sinin bulunduğu yerde yaklaşık MÖ 670 yılında Greklerin kolonize ettiği bölge için Perikles’in onuruna Peiraieus adı verilmiştir. Yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında ise bu döneme ait bir puhu tarafından da Peiraieus yazısı bulunmuştur ve diğer kalıntılar arasında sikkeler de bulunur.
İlklerin hikayesine göre; Samsun’a yerleşen ilk insanlar ticaretle ilgilenmektedir. Ticaretinde gelişme kaydeden şehir, ilk olarak liman pozisyonunda gelişme sağlamıştır. Samsun Kale Mahallesi bölgesinde Türklerin, Selahiye Mahallesinde Ermenilerin, Kadıköy Mahallesi ise Rumların oturduğu bölge olmakla beraber ilk yerleşim yerleri arasındadır. Samsun, nüfusta ne kadar az sayıda olsa da ticarette etkisini sürdürmüştür. Özellikle rakı, şarap, zeytinyağı ve sabun imalatında ilk büyük ticaretini gerçekleştirmiştir.
Samsun’un İlk Kilisesi Mater Dolorosa Katolik Kilisesi
İlklerin hikayesinde önemli bir yere sahip olan Mater Dolorosa Katolik Kilisesi, Samsun’un Katolik halkı için hizmet vermek amacıyla kurulmuştur. Roma Katolik Kilisesine bağlı olan bu kilise, günümüzde tescilli olarak koruma altına alınmıştır. Kiliseyle alakalı ilklerin hikayesinden bahsedecek olursak, kökeni 1845 yılına dayanmaktadır. Kilisenin hikayesi 1845 yılında Gürcistan’da yaşamını sürdüren ve İtalyalı olan 8 kapusen rahibin yaşadıkları üzerine ülkelerini terk etmeleriyle başlar. Bu yolculuklarında Karadeniz’den geçerlerken bu bölge içerisinde kilisesi olmayan Latin Katolikler ile bir yola koyulmaya karar verirler.
Fransız Maristes rahipler, 1952 yılında kilisenin şu an bulunduğu yere okul inşa ederek eğitime yardımcı olmak amacıyla Aziz Yusuf grubunda bulunan rahibeleri de yardıma çağırmışlardır. İtalyan bir bayan ise kendisine ait olan bir araziyi rahibe bağışlamış ve arazi üzerine ağaçtan bir kilise ile ev inşa etmişlerdir. O zamanlarda Samsun halkının tam olarak %30’unu Hristiyanlar oluştururken, geri kalan kısmını da Katolik, Ortodoks, Ermeni ve Gürcüler oluşturmaktaydı.
Osmanlı dönemine kadar gelen bu kilise için en son Padişah V. Murat, Hristiyanlığa olan büyük inancı sayesinde halka destek vermiş ve bu desteğinin de arkasında durmuştur. Bu nedenle Samsun’a bir kilise inşa edilmesine izin vermiştir. Padişahtan gelen bu emir üzerine ise 8-12 metre aralığında küçük bir klise olarak kalmıştır. Ardından tapu Fransız konsolosluğuna gönderilmiştir ve bizzat Fransa tarafından da gelişimi sağlanmıştır.
V. Murat tarafından kurulmasına izin verilse de daha sonra Jöhn Türkler tarafından ele geçirilmiş ve rahiplerin bir odada tutsak kalmasına neden olunmuştur. Diğer odaları da ele geçiren Jöhn Türkler, kiliseyi kiralama amacıyla kullanmaya başlamıştır.
İlklerin hikayesine konu olan Mater Dolorosa Katolik Kilisesi, Cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra ibadete açılmıştır. Fakat 1976 yılında dönemin Samsun Belediyesi başkanı Kemal Vehbi Gül, kilisenin yıkılması için büyük çaba harcamıştı. Buna karşın Papalık elçisinin ve İtalyan Konsolosluğunun tepki göstermesi üzerine bugün hala tarihi kilise olarak kalmıştır.
Samsun’un İlk Oteli Muhterik Oteli
Önemli ticaret merkezlerinden biri olan Samsun’da, konaklama yerine bakacak olursak Samsun Şer’iyye Sicili Defteri Kayıtlarında menzil, han ve odaların adlarıyla karşılaşılır. Bu dönem içerisinde kahve kenarlarında ya da sokak aralarında konaklamalar da yapılmaktaydı. İlklerin hikayesine konu olan ilk otel kayıtları ise tam olarak 1880 yılında olmuştur. Samsun şehrinde Hotel Concordia ve Hotel Oriental varken 1909 yılında Nemlizade Biraderleri “Muhterik Oteli” Samsun’un ilk otelleri arasına girmiştir. 1909 yılında ise Samsun’da bulunan diğer oteller: Samsun Belediye etrafında yer almaktaydı. Bu oteller, Ardahan Muhacirlerinden Süleyman oğlu Tahir tarafından işletilen “Batum Oteli”, Reji Fabrikası civarında “Minaoğlu Oteli” olarak kayıtlara geçmiştir.
İzmir Oteli ise yine kentteki ilklerin hikayesi olarak ilk oteller arasında yer alırken, Gümrük Caddesinde denize nazır, havadar, temiz ve uygun fiyatı, ailelere ait özel dairelerin bulunduğu ve kadın hizmetlilerin görev yaptığı bir otel olarak bilinmektedir.
Bu dönemlerde Samsun’un en büyük otellerinden birisi de Hükümet Caddesinde bulunan “Mantika Palas” oteli olmaktadır. Tarih kayıtlarına göre binanın kurulumu mart ayında 1325 gün, 35 numaralı tapu kaydı ile bu kaydın iktisap hanesinde “Yunan tebaasından İlya Babayani kendisini ölünceye kadar beslemek şartıyla” yine Yunan Devleti tebaasından Varani Nikolaki adına kayıtlıdır. Otelin işletmecisi olan Jean Mantika, deniz manzaralı olan bu otelin lokantasında Avrupa ve doğu yemekleri yaptırmayı tercih etmekteydi. Samsun’un en temiz ve en büyük oteli olan “Mantika Palas Oteli’nde” bütün yabancı diller konuşulmaktaydı. Dolayısıyla kentteki ilklerin hikayesinde önemli bir yere sahip olmasıyla dikkat çekmektedir.
İlklerin Hikayesinde İnsanı Kendine Çeken Rus Pazarı’nın Hikayesi
1989 yılında Büyük Otel’in arkasında kurulan Rus Pazarının asıl amacı geniş çaplı ticaret yapmaktır. Bu pazar, Karadeniz’e gelen yabancılardan adını almıştır. Yabancılar Pazarı (Rus Pazarı), gün içerisinde az da olsa Gürcü tüccarların da barındırdığı ve genelin de Türk tüccarlardan da oluşmaktaydı. İçerisinde ticaret için kullanılan malzemeler; hediyelik eşyadan giyime, balıkçılık malzemelerinden lokantalara kadar çeşitlilik sağlamaktadır. İçerisinde çeşitli dükkanları barındıran Rus Pazarı, Samsun’da görülmesi gereken yerlerden biri olarak önerilmektedir.
İlklerin hikayesine göre Yabancılar Pazarı ilk olarak Samsun’daki Büyük Otel’in arkasında kurulu küçük bir alanda, 15-20 kişilik bir esnaftan oluşmaktadır. Gürcüler, Azeriler, Ermeniler ve Ruslar, Samsun’a akın etmeye başlayarak meydanda tezgah açmış ve kazanç sağlamaya başlamıştır.
Pazar içerisinde satılan malların arasında tekstil, çelik eşya, elektronik eşya, kadınlar için takılar, ev aksesuarları yoğun ilgi görmekteydi. Yabancılar gece saat 2 içerisinde 10-15 tane otobüs tarafından ziyaret edilebiliyordu. İlk zamanlarda sadece Samsun’a gelen yabancılar, ilerleyen süreçlerde Trabzon, Rize gibi bölgeleri de öğrenmişlerdir. Ekstra olarak yabancılar gelsin diyerek ilk malı almak için meydanda beklenmekteydi. Bu sayede büyüyerek 700-800 kişilik bir pazar ekibi oluşturulmuştur.
Samsun’un İlk Lise Hikayesi
Samsun’un tam merkezinde bulunan ve bugün ki adıyla Gazi I. Eğitim Bölgesi’nde okullar yerleşkesi olarak bilinen alanda ilk lise açılımı gerçekleşmiştir. İnşaatın tamamlanmasının sonrasında ‘Samsun Sultânîsi’ adıyla 1913 yılında eğitim ve öğretim faaliyetlerine başlamıştır. 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın olmasıyla da askeri hastaneye dönüştürülmüştür. Bu şekilde kullanılan binanın 14 Mart 1919 tarihinde İngiliz askerleri tarafından işgal edilmesiyle de karargâh olarak kullanılmaya başlanmıştır.
İlklerin hikayesinde yer alan Samsun Sultanisi, savaşın bitmesinin ardından yetim kalan şehit çocukları için barınma imkanı sağlamak adına Yetimler Yurdu (Dar’ül Eytam) olarak hizmet etmesini sağlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasının ardından bu faaliyetlerini, eğitim ve öğretim çalışmalarıyla birlikte sürdüren okul, 24 Eylül 1924 tarihinde Atatürk tarafından ziyaret edilmiştir.
1927 yılı içerisinde ise Millî Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim alanında devam ettirilmesi suretiyle de yeniden yapılanma sürecinde ‘Samsun Lisesi’ adıyla tekrar eğitim ve öğretime açılmıştır. 26 Kasım 1930 tarihinde ise ilk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk tarafından ikinci kez ziyaret edilmiştir.
Yitip Giden Tütün Fabrikası
İlklerin hikayesine konu olan yerlerden bir diğeri de tütün fabrikasıdır. Samsun, Osmanlı döneminde İzmir ve Manisa şehirlerinden sonra en fazla tütün yetiştiren bir il olmaktadır. Bunun yanı sıra tütün oymakları yetiştirme alanında da oldukça başarılı olan Samsun, en kaliteli tütünlerini Dünya sıralamasında bulundurmaktaydı. Bu bölge içerisinde üretimi yapılan tütünlerin yaklaşık %10’u Türkiye kapsamında yer almaktaydı. Bu döneme göre yaklaşık 25 yıl öncesinde oldukça önemli yer edinen tütün, 1980 yılında uygulanan politikaların sonucunda çıkarın yasaların sonucunda az sayıda yetiştiriciler tarafından üretilir olmuştur.
Ortalama 150 yıldır tütün olarak üretilen bu bölge içerisinde tütünlerin işlenmesi, 1887 yılında sigara fabrikasının Reji binaları denilen yerde kurulmasıyla yeni bir serüven başlatmıştır. Samsun tütün fabrikası kurulumunun ardından İstanbul, Cibali ve İzmir sigara fabrikasından sonra memlekette kurulan üçüncü sigara fabrikası olarak konumlanmıştır.
Zaman sonra kentin en işlek yeri olan bu alan içerisinde binalarda üretim durdurulmuştur. 1997 yılından sonra da yeni yapılan Ballıca Sigara Fabrikası olarak üretime devam edilmiştir. 2008 yılında ise ekonomik gelişmeler sonucunda TEKEL adı altında özelleştirilerek Ballıca Sigara Fabrikası da dahil olmak koşuluyla tüm uluslararası sigara tekelleri British American Tobacco’ya satılmıştır.
Bir yorum yazmaya başla