Samsun Salgın Raporu
Bu rapor, Samsun Tabip Odası tarafından hazırlanmış olup, tek kelimesi değiştirilmeden yayınlanmıştır.
Dünya ile birlikte ülkemizde de görülen Korona virüs salgını pek çok alanda etkisini göstermektedir. Bu alanlar içinde, ilk aşamada, görüldüğü üzere en önemli etki toplum sağlığı üzerinedir. Bu bağlamda, alınan önlemlerin sağlık alanında olanlarının, öncelikle ve en üst düzeye çekilmesi gerekmektedir.
En son 30 Mart 2020 itibarı ile Sağlık Bakanlığı web sitesinde; yapılan test sayısı 76.981 toplam vaka sayısı 10.827 toplam vefat sayısı 168, toplam yoğun bakımda yatan hasta sayısı 725, toplam entübe hasta sayısı 523, toplam iyileşen hasta sayısı 162 olarak açıklanmıştır. Yapılan açıklamalarda sadece PCR testi pozitif çıkan “vaka”ların esas alındığını, hastanelerde yatan ya da ayaktan takip edilen “şüpheli/olası vaka” (klinik ve radyolojik olarak pozitif sayılanların) sayılarının yer almadığını söylememiz gerekiyor.
Salgının Samsun özelindeki değerlendirmesi, sahadan edindiğimiz bilgilere dayanarak yapılabilmektedir. Nitekim, Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen salgın yönetiminde, istenilen ve olması gereken şeffaflıkta davranılmadığını gözlemlemekteyiz. Ülkemizde ilk vakanın çıkışından itibaren günlük tespit edilen vaka ve can kayıpları dışında neredeyse hiç bir veri paylaşımı yapılmamaktadır. Yine ülkemizde ve Samsun özelinde vakaların demografik dağılımları halen yapılmamakta, internet ortamında paylaşılan kaynağı şüpheli haritalar sağlık çalışanları başta olmak üzere pek çok kesimde kafa karışıklığı yaratmaktadır.
Samsun Tabip Odası olarak 17 Mart itibarıyla Salgın nedeniyle Salgın Takip Kriz Masası oluşturulmuştur. Bu çalışma gurubuyla; özellikle merkezde konuşlanan büyük hastanelerde sürecin işleyişi, yaşanacak aksaklıklar ve müdahale noktalarımızın gözlemlenerek belirlemesi amaçlanmıştır.
En son değerlendirmemiz sonucunda Samsun’daki hastanelerde kesin ya da şüpheli/olası Covid-19 tanısıyla yatırılarak izlenen/tedavi edilen sayısı 400’e yakın olduğu tahmin edilemektedir.
Yine kesin ya da şüpheli/olası Covid-19 tanısıyla yatırılan izlenen 5’i hekim olmak üzere toplam 15 sağlık çalışanı vardır.
Samsun’da günlük yapılan test sayısıyla ilgili kesin bilgi alınamamaktadır. Ancak testlerin tek bir noktadan çalıştığı düşünüldüğünde; günlük en fazla 600 testin yapılabileceği öngörülmekte, Samsun içinse bu sayının günlük bir kaç yüz civarı olduğu tahmin edilmektedir. Alınan numunelerden ancak iki gün sonra sonuç alınabilmektedir. Salgın kontrolünde en önemli husus, vakaların tespiti ve hızlı ve etkin şekilde izole edilmesidir. Ancak böylelikle salgın zincirinin kırılması ve salgın hızının düşürülerek sağlık hizmetlerinde tıkanmanın önüne geçilebilecektir. Salgınla mücadelede en önemli kriter olan test sayısı ne yazık ki arzu edilen sayıların çok altında seyretmektedir.
Eğitim ve Araştırma Hastanesi salgında hastaların ağırlıklı toplanma merkezi olarak görülmektedir. Vakaların ağırlıklı olarak toplandığı bir diğer merkez OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesidir. İki merkez arasında Eğitim Araştırma Hastanesi daha hazırlıklı ve organize görüntü vermektedir.
Covid-19 hastalığının ilk ortaya çıkışından hastaların görülmeye başlamasına kadar geçen iki buçuk aylık süreçte Samsun’daki bazı yataklı birimlerde ciddi bir hazırlık çalışması yapılmadığı yine bu birimlerin Covid-19 pandemisi sürecine hazırlıksız yakalandığı anlaşılmaktadır.
Bir çok merkezden, temizlik ve dezenfeksiyon hizmetlerinde çalışan, bir kısmı görevlendirme olduğu düşünülen, personelin hizmet içi eğitimlerinin eksiklikleriyle ilgili geri bildirimler alınmıştır. Bu hem personelin kendisi hem de çevresi için tehlike oluşturmaktadır.
Yine özel hastanelerde covid 19 ile ilgili özellikle yardımcı sağlık personeline yeterli eğitim verilmediği ve bunun da kendileri ve diğer hastalar için risk oluşturduğu anlaşılmaktadır.
Gün itibarıyla, Eğitim Araştırma Hastanesi’nin kapasitesi, kesin ya da şüpheli/olası Covid-19 tanısıyla yatırılan hastalardan dolayı yüksek doluluk yaşamaktadır. Aynı durumun OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi için de kısa süre içinde görüleceği aşikardır. İlerleyen günlerde dolulukla ilgili sürecin artarak devam edeceği düşünülmektedir.
Hastane ortamlarında çalışan hekim ve sağlık personeline test yapılmasında sorunlar yaşanmaktadır. Sağlık Bakanlığın değişen algoritmaları ve bunların uygulamaya sokulmasındaki gecikmeler nedeniyle zorluklar yaşanmakta, meslektaşlarımızın bu konudaki endişeleri bir türlü giderilememektedir.
Hekimlerden ve sağlık çalışanlarından salgının başlangıç günlerinden olan 17 Mart baz alındığında genel olarak malzeme ve çalışma koşulları bakımından çokça olumsuz geri bildirim alınmış bu durum zaman içerisinde görece olarak düzelmiş görünmektedir. Ancak koruyucu ve sarf malzemeleri açısından kısıtlılık, malzemelerin dağılımındaki eşitsizlik ve bunların devamlılığıyla ilgili endişeler devam etmektedir.
Aile Sağlığı Birimlerinde çalışan Aile Hekimlerimiz, saha da vatandaşlarla doğrudan karşı karşıya kalan, fiziki koşulları çoğu birimlerde kısıtlı imkanlara sahip olan hekimlerimizdir. Bu birimlerde maske, eldiven ve dezenfektan bakımından geç iletilmesi ve eksiklikler olması gibi sorunlar yaşanmıştır/yaşanmaktadır. Birimlerinde tek hekim olarak çalışan Aile Hekimlerimiz dönüşümlü sistemden yararlanamamaktadır. Şüpheli vakaların takiplerinin de yapıldığı bu birimlerin iş yükleri zaman zaman kendi kapasitelerini aşmaktadır.
Özel Hastanelerin tümünün salgın hastanesi ilan edilmesiyle birlikte ve alınan tedbirler çerçevesinde hasta sayılarının düşmesi neticesinde bu kuruluşlarda çalışan hekimlerin ücet alamama, iş ve gelecek kaygıları artmıştır.
Samsun’da da tüm hastanelerin salgın hastanesi ilan edilmesi üzerine salgın dışı sağlık sorunlarına ilişkin hizmetlerde ilerleyen zamanlarda zorluklar yaşanması muhtemeldir. Salgın ortamlarında toplum sağlığı açısından sekonder zarar (ikincil zarar) olarak ifade edilen bu duruma ilişkin net bir açıklama yapılmamıştır.
Kentte toplumun genelinde alınan önlemelere uyum orta-düşük düzeyde gözlenmekte ve bu salgınla etkili mücadele için yeterli görülmemektedir.
Bugüne kadar olan süreçte Samsun Tabip Odası bir defa İl Hıfzıssıhha toplantısına bir temsilciyle katılabilmiştir.
29 Mart’ta her ilde kurulmasına karar verilen İl Pandemi Kurulu’na odamız davet edilmemiştir.
Halbuki, herkesin yaşam hakkının korunması için bu tür kurullarda işbirliği yapılması hukuksal düzenlemeler uyarınca gerekli ve zorunludur. Bu gerekliliğin hukuksal ifadesi Anayasanın 56. Maddesinde, 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanununun 1. ve 4. Maddelerinde, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun 3. Maddesinde, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununu hükümlerinde ve Danıştay kararlarında yer almaktadır.
Meslek örgütlerinin, hazırlık ve uygulama sürecine dahil edilerek bu sorunla hep birlikte baş çıkacağımıza inanıyoruz.
Bir yorum yazmaya başla