Efsanelerle Yeniden: The Irishman
The Irishman, Netflix’in en çok ses getiren yapımlarından biri oldu. The Irishman oyuncu kadrosu ve yönetmen koltuğunda oturan Martin Scorsese nedeniyle zaten çok merakla bekleniyordu. Tabi filmin 3.5 saatlik süresi ilk başta göz korkutuyor. Ancak film çok hızlı olduğu için sıkılmak pek mümkün değil.
Bir diğer güzel tarafı sountracklerin son derece başarılı şekilde kullanılmasıydı. Retro havası müziklerle birlikte muhteşem bir bütünlük oluşturdu.
Efsanelerin Genç Halleri için Özel Teknoloji
Filmde oyunculara bilgisayar efekti ile gençleştirme yapılmış. CGI ile gençleştirme tekniğini ilk başta çok etkileyici buldum. Ancak ilerleyen bölümlerde oyunculara yabancılaşmamıza sebep oluyor. Sanki farklı bir oyuncu seyrediyor hissi veriyor. Bazı sahnelerde de oyunculuğa olumsuz etki ediyor çünkü mimikleri tam göremiyoruz. Tüm bunlara rağmen sinema için büyük bir yenilik olduğunu söyleyebiliriz. Belki de ilerleyen yıllarda daha sık görürüz.
Eskiden Netflix yapımı filmler belirli bir seviyeyi aşmakta zorlanırdı. Ama son zamanlarda özellikle de bu filmle çıtayı yükselmeyi başardılar. Tabi online platformların kendi yapımlarının olması halihazırda tartışmalara sebep oluyor. Sinemayı olumsuz etkileyebileceğinden endişeleniyor. Öte yandan yönetmenlere özgürlükte sağlayabilir.
Robert de Norio, Al Pacino ve Joe Pesci Bir Arada!
Başrollerde Robert De Niro, Al Pacino ve Joe Pesci gibi usta oyuncular yer alıyor. Filmin anlatıcısı olan Frank karakterini Robert De Niro canlandırıyor. İlk sahnede yaşlı bir adam olarak gördüğümüzün Frank’in gençliğine gidiyor. Acımasız bir gangstere dönüşmesini izliyoruz.
Başlangıçta çevresi kötü olsa da normal bir işte çalışan bir Frank var. İlk kırılma noktası işlediği küçük bir suçun yanına kalmasıyla başlıyor. Sonraları şiddet ve suç adım adım normalleşiyor. Hızlı paranın gelmesiyle de Frank daha da içeri çekiliyor.
Al Pacino’nun oynadığı Jimmy karakteri, suç dünyasıyla da ilişkili bir sendika lideri olarak karşımıza çıkıyor. Frank zamanla Jimmy’nin sağ kolu haline geliyor. Ve aralarında bir dostluk ilişkisi gelişiyor.
Joe Pesci ise çekinilen bir mafya patronu olan Russell’i oynuyor. Film boyunca sessiz bir karizmasıyla ve zeki manipülatif tavırlarıyla çok etkileyici bir performans gösteriyor.
Kamyon Şoförlüğünden Tetikçiliğe Giden Yol
The İrishman, eskiden bir kamyon şoförü iken mafya tetikçisine dönüşen Frank’in hikayesini anlatıyor. Film, Frank’ın üzerinden ilerlese de sendika içi rekabet, İtalyan mafyası, mahkeme süreçleri, siyasi ilişkiler ve dönemin Amerika’sının önemli olayları gibi pek çok konuya değiniyor. Kennedy ve Nixon’ın başkanlık dönemlerini de görüyoruz.
Ana karakterler üzerinden gidecek olursak tam bir mafya hikayesi denilebilir. Hızlı bir yükseliş, tehlikeli bir hayat, yalnızlık ve kopan ilişkileri diğer filmlerle benzer şekilde ilerliyor. Tabi bu filmde oyuncular ve yönetmen sayesinde daha etkileyici hale gelmiş.
The Irishman Genel Değerlendirme
The Irishman, çok fazla beklentiye sokan ve bu beklentileri de karşılamayı başaran bir oldu. Oyuncular yıllar boyu tekrar tekrar izlenecek bir performans sunmuşlar. Martin Scorsese de karakterleri derinlikli olarak işlemiş.
Bunların dışında özellikle kostümleri çok başarılı buldum. Ayrıntılara özellikle dikkat edilmiş. Oyuncular haricinde de yüksek bütçeli bir film olduğu anlaşılıyor. Arka plandaki binalardan, karakterlerin aksesuarlarına kadar filmin geçtiği döneme uygun tercihler yapılmış.
Tabi ana karakterin yaşamı üzerinden ilerlediği için tek bir konuya odaklanmıyor. Film boyunca çok fazla olay oluyor. En azından bir tanesini öne çıkatabilirlerdi. Aynı şekilde sürekli suikastler görüyoruz. Karakterler çok hızlı şekilde girip çıkıyor. Konuları sonlara doğru biraz toparlıyorlar. Yine de gelişme bölümü biraz fazla tutulmuş denilebilir.
En beğendiğim taraflarından bir tanesi Martin Scorse zamanla oluşan hissizlik ve duyarsızlığı iyi anlatmış. Filmin inanılmaz ritmiyle de çok başarılı bir kitap uyarlaması olmuş. İzledikten sonra bize sinemanın bir sanat olduğunu bize tekrardan hatırlatıyor.
Bir yorum yazmaya başla