Suspiria: Ön inceleme
Piyasaya yeni giriş yapmış Amazon Studios senenin en iddialı yapımlarından biri ile karşımızda. Suspiria henüz ana dalga tarafından fark edilmemiş (ya da anlaşılmamış) olsa da iyi bir gişe yaptı ve geçtiğimiz günlerde piyasaya sürülen dijital kopyalarının satışları da oldukça iyi gidiyor. 20 milyon dolar gibi nispeten küçük bir bütçeyle çekilen bu şaheser niteliğindeki film izledikçe sizi içine çeken bir girdap gibi daha da kaybolmanıza ve kafa karışıklığına yol açıyor.
Suspiria yine bu sene çıkan Hereditary gibi rakiplerine göre çok daha derin, karmaşık, şaşırtıcı bir yapıya sahip. Özellikle sinemacılar için göz banyosu niteliğinde olan bu film baştan sona 70’lerin daha teknik ve görsel dil odaklı filmlerinin fikirleri ile donanmış ve izlerken size 2019 yılında olduğunuzu unutturabiliyor.
Filmin usta yönetmeni Luca Guadagnino’nun da belirttiği gibi film günümüz filmlerinin olduğu gibi kafa dağıtmak ve ya bir kaçış aracı olarak değil, sanatsal bir tecrübe olarak sunuluyor. Haliyle, filmdeki bu durum, özellikle son 20 yılda bir hayli Hollywoodize edilmiş biz izleyiciler için alışılagelmişin dışında yorucu ve karmaşık bir süreç olabiliyor. Suspiria belki de tam olarak bu yüzden, bizlere film kavramının anlamını tekrar sorgulattığı için izlenmesi gereken ve bana göre bu senenin en iyi filmi.
Filmin en akılda kalıcı noktalarından biri kesinlikle izleyiciyi rahatsız etmek üzerine kurgulanmış nefes kesen dans sahneleri. İzlerken yaşadığınız yoğun duyguların yanında, yıllardır, hatta belki de hiçbir zaman böyle bir şey görmediğinizi fark edeceksiniz.
Suspiria, efsanevi İtalyan yönetmen Dario Argento’nun 1977 yılında vizyona giren kendisiyle aynı ismi taşıyan Suspiria filminin bir ‘’remake’’i olsa da 77’deki versiyonunu izlemiş olanlar için bile oldukça benzersiz bir tecrübe olacaktır.
Her iki filmde de ana karakter olan Susie Bannion’un çocukluğundan beri arzuladığı tek şey, ülkesi Amerika’dan çok uzakta, Almanya’da bulunan dünyaca ünlü o dans okuluna kabul edilmektir. Susie kabul edilir ve Almanya’ya taşınır. Fakat okulda onu çok karanlık bir olaylar silsilesi beklemektedir. Ana hatları ile iki filmin konusu da böyledir. Fakat iki film arasında ortak olan tek öge budur.
Suspiria Filmi Yönetmeni Luca Guadagnino
Yeni Suspiria’nın yine İtalyan olan yönetmeni Luca Guadagnino bir röportajında, Suspiria’nın eski filmin ya da eski filme ilham veren kitapların yeni versiyonları olmaktan ziyade kendisinin bu kaynakları incelerken hissettiklerinin bir anısı olduğunu söylüyor. Zaten bu cümle ile Luca Guadagnino bize film hakkında bilmemiz gereken her şeyi açıklamış. Suspiria iliklerinize kadar hissedeceğiniz eşsiz bir tecrübe.
Bir yorum yazmaya başla